Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir çocuğun en büyük korkusu sevilmemek, en çok korktuğu cehennem reddedilmektir. .... Reddediliş öfke doğurur; öfkenin sonucu, reddedilişin intikamı olan suçtur; suçtan da suçluluk kaynaklanır -işte insanoğlunun öyküsü. ... İhtiyacı olan sevgi kendisinden esirgenen bir çocuk kediyi tekmeler, bir başkası kendini parayla sevdirmek için hırsızlık yapar; bir üçüncüsü dünyayı fetheder ve her defasında suçluluk, intikam, yine suçluluk.
Aşkın meyvesi olmayan bir çocuk doğurulmamalıdır; aşk olmadan gerçek bir kadın bir adamla ilişkiye giremez. Aşkın çocuğa güvence sağlamak açısından yeterli malzeme sağlamadığı korkusu tamamen modası geçmiş bir fikirdir. Ben, kadınlar kendi kurtuluşlarının altına imzalarını attıklarında, kadının ilk bağımsızlık bildirgesinin, cebinde ne kadar para olduğuna bakarak değil, kalbi ve zihnine duyduğu hayranlıkla bir erkeği sevmek olacağına inanıyorum. Kadının ikinci bağımsızlık bildirgesi de, dış dünyayı araya sokmadan kendi aşkının peşine takılma hakkına sahip çıkması olacaktır. Üçüncü ve en önemli bildirgeyse, mutlak bir hak olan özgürce annelik hakkının tanınmasıdır.
Reklam
“Bence bu öykünün yeryüzünde en çok bilinen öykü olmasının sebebi, herkesin öyküsü olması. Bence bu öykü insan ruhunun simgesi. Şu anda el yordamıyla ilerliyorum, açıklayamazsam üstüme atlamayın. Bir çocuğun en büyük korkusu sevilmemek, en çok korktuğu cehennem reddedilmektir. Bana kalırsa dünyada herkes reddedilme hissini az veya çok yaşamıştır. Reddediliş öfke doğurur, öfkenin sonucu, reddedilişin intikamı olan suçtur, suçtan da suçluluk kaynaklanır - işte insanoğlunun öyküsü. Bence reddediliş çıkarılıp atılabilse, insanoğlu farklı olurdu. Belki delilerin sayısı daha az olurdu. İçten içe eminim ki çok sayıda hapishane olmazdı. Her şeyin başı, başlangıcı o. İhtiyacı olan sevgi kendisinden esirgenen bir çocuk kediyi tekmeler, suçluluğunu gizler; bir başkası kendini parayla sevdirmek için hırsızlık yapar; bir üçüncüsü dünyayı fetheder; ve her defasında suçluluk, intikam, yine suçluluk. İnsanoğlu tek suçlu hayvandır. Bir dakika! Dolayısıyla, bence bu eski ve korkunç öykü, ruhun bir haritası olduğu için önemli gizli, reddedilmiş, suçlu ruhun.”
Arabadan atladım, gürültünün ne olduğunu anlamak istedim. Mahalleye girince korkunç bir manzarayla karşılaştım. Bizim gözleri fırlamış neferler, kadın, çocuk, erkek, ihtiyar halkı zorla topluyorlar ve kasabadan çıkarıyorlardı. O sırada bulduğum bir subay şu bilgiyi verdi: " Biz ordunun ağır yaralılarını, başlarında subay ve doktorları olduğu halde hastane yaptığımız yerlerde bırakmıştık. Askerlikte usul buydu. Ne var ki Bekir Sami'nin tümeni tam Kâzımiyye mahallesinden geçerken duyduğu feryatlar üzerine kasabaya girmiş ve görmüş ki, hastanelere hücum eden Araplar; kolu bacağı kırık yaralıları, yataktaki hastaları, birer ip takarak sokakta sürüyorlar, hastaneleri yağma ediyorlar. Hastaları soyuyorlar. Halkın, Türk ordusu gitti diye korkusu kalmamış. Bekir Sami durumu görünce Kâzımiyye halkını toplamaya başlamış. ..." Geldim, öğrendiklerimi kumandana anlattım. Otomobili sürdük, biraz ilerde henüz ışımaya başlamış havanın yarı aydınlığında Bekir Sami'yi tümeninin başın- da bulduk. Karabekir, Bekir Sami'ye sordu. O da yukarda anlattığım gibi durumu açıkladı. Karabekir: - Peki bu halkı ne yapacaksınız? - Şimdi ne yapacağım görürsünüz. Biraz sonra ateş sesi duyuldu. Bir de ne görelim!.. Bekir Sami dört yüz kişiden fazla olan Kâzımiyye halkını kurşuna diziyor. Çok üzülen Karabekir: - Bekir Bey ne yapıyorsun? Bu halkın ne günahı var? - Dört yüzyıllık Osmanlı tarihinin hesabını görüyorum. Geceyi orada geçirdik. İngilizler daha Bağdat'a girmemişlerdi. Bağdatlı subaylara ailelerine veda için izin vermiştik. Karargâhta bir Bağdatlı Yüzbaşı Tevfik vardı. İsteği üzerine ona da izin verildi...
Yeni doğmuş bebek, annesinin ya da onun yerini alan birinin sıcak ve sevecen yakınlığı ile gelişir. Çocukluk döneminde bunun yerini, diğer insanlarla birlikte etkinliklere katılma, arkadaş edinme ve çevresinden kabul görme ihtiyacı alır. Ergenlik dönemi ve bunu izleyen yetişkinlikte insan, dostluk ve yakın ilişkiler arar. Eğer bebek sıcak bir yakınlıktan yoksun kalır ya da böyle bir beraberlik zamanından önce sona ererse, bu yoksunluğunu düşlerinde yarattığı ilişkilerle gidermeye çalışır. Bu düşleri kimseyle paylaşamadığından yalnız bir çocuk olarak yaşama başlar. Sonradan, toplumun bireyi kendine mal etme yönündeki baskılarına rağmen, çocuk gerçekle düşü ayırabilmeyi yine öğrenemezse yalnızlığı daha da artar. Gerçek olayların yerine kendi düşlerinin içeriğini dile getirdiğinde alaya alınacağı ya da bundan ötürü cezalandırılacağı korkusuyla daha çok içine kapanır. Bebeklikten çocukluğa geçildikçe çocuğun annesiyle olan yakınlığının yoğunluğu giderek azalır ve çocuk, annesinin dışındaki dünyayla da ilişki kurmaya başlar. Ancak eğer annenin sıcak yakınlığı, çocuk dış dünyayla ilişkiye geçmeye gereğince hazır olmadan kesilirse ortaya ciddi sorunlar çıkabilir. Böyle bir çocukta, sevginin nasıl olsa sürekli olmayacağı önyargısıyla, diğer insanlarla yakınlık kurma korkusu gelişebilir. İçinde yaşadığımız kültür yetişkinlerin birbirine sevecen davranmasına zaten elverişli olmadığından ve dolayısıyla durumun sonradan onarılmasını sağlayabilecek bir ortam da bulunmadığından, sonunda çevresinden soyutlanmış, içine dönük ve sevgi verilse de alamayan bir yetişkin karakteri oluşur.
Korku, anne babaların kendi çocukluklarında yaşadıkları özgürlüğü çocuklarına sağlamalarının önündeki en güçlü engeldir. Korku, büyümekte olan bir çocuğun ihtiyaç duyduğu doğa nimetlerinden uzak kalmasına neden olan duygudur. Trafik korkusu, suç korkusu, yabancı korkusu ve doğanın kendisinden duyulan korku.
Sayfa 149Kitabı okudu
Reklam
“Görünmez olmak” hiçbir şey talep etmemek, bir şey isteme­mek, hiçbir zaman sorun çıkarmamak demektir. Bu rolü seçen ço­cuk halihazırda stresli olan ailesine daha da yük olmaktan itinayla kaçınır. … "Kötü olmak” sürekli kırmızı bayrak sallayan suçlu ve asi çocuk olmaktır. Bu çocuklar kendilerini feda ederek ailenin günah keçisi, başlıca sorunu olurlar. Kendilerini ailenin acısı, öfkesi, korkusu, hayal kırıklığının odak noktası haline getirirler. … "İyi olmak” Janice'in yaptığıdır. Çocuk başarılarıyla aileyi to­parlar, boşluğu doldurmaya çalışır. Mutlu, akıllı ve coşkulu gö­rünerek içindeki gerilimi, korkuyu ve öfkeyi kamufle eder. İyi görünmek iyi hissetmekten -aslında herhangi bir şey hissetmek­ten- daha önemlidir.
Eski Türklerde toplumda kadının önemli ve saygın bir yeri vardı. Hakan'la Hatun resmi toplantılarda yan yana oturur, yönetimi birlikte vürütürlerdi. Savaş gibi, barış gibi büyük kararların alınmasında kadının rolü büyüktü. Buyruklarda, Hakan'ın imzasının yanında Hatun'un imzası da bulunurdu. İslâm dininin kabulünden sonra özellikle
Çocuk anlamaz ya da korkusu artar diye, yapılan işlemler anlatılmaz. En olağan işlemleri bile abartma ve yanlış yorumlama eğiliminde olan çocuk daha da tedirgin olur. İşbirliği yapacak yerde, kendini savunma içgüdüsüyle ağlar, tepinir, güçlük çıkarır. Özellikle yanlış bilgi verilip aldatıldığında, hastaneye ve hekimine güveni tümden sarsılır. Uygulamalar göstermiştir ki, çocuk ne denli küçük olsa da, yapılan sade ama gerçek açıklamalar olumsuz tepkileri azaltmaktadır. Hiç acıtmayacak deyip de acıtan bir iğne, büyük tepkisine yol açar. "Acıtacak ama dayanabilirsin, bana yardımcı olursan daha az acıtır". gibi doğru bir açıklama çocuğu yatıştırır. Çocuk ağlasa da acı veren işlemler sürekli ruhsal iz bırakmazlar.
Sayfa 189Kitabı okudu
Karşındakini yargılamayı bırakırsan ‘bana zarar verdi’ yargısından kurtulursun. ‘Bana zarar verdi’ yargısından kurtulursan zarar dediğin şeyden de kurtulmuş olursun. İyi de ben güçlü filan değilim ki! Böyle vir vir vir konuştuğuma bakma. İnsan başka çaresi olmayınca öyleymiş gibi yapıyor.” “Bazen insan, konuştuğu kişi daha ağzını açmadan neler
428 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.